Kronik Ağrılarla Beden Odaklı Bütüncül Psikoterapi ve Egzersiz Programları
Bazen ne yaparsanız yapın bir türlü geçmek bilmeyen ağrılar yaşarız. Kronikleşen ağrı şikayetlerinin kişisel ve toplumsal boyutunda oldukça ağır sonuçları olduğunu biliyoruz. Kronik ağrı, kişilerin hayat kalitelerinin ve beraberinde yaşam doyumlarının düşmesine neden olmaktadır. Ekonomik durum, işsizlik, evlilikte yaşanan sorunlar, aile içi şiddet, hastalıklar ve sonrasında yaşanan psikolojik sorunlarla ilgili olduğu bilinmektedir.
Ağrının şiddeti herkeste farklı görülür. Bunun nedenlerinden biri de duygusal ve psikolojik dayanıklılıkla ilgili olabilmektedir. Çoğu bedensel hastalığın tetikleyicisinin altında yatan duygular olduğunu biliyoruz. Başa çıkılamayan istenmeyen olumsuz düşünce ve tutumlarımız bedenimize ağrı olarak sinyal vermektedir.
Bilişsel çarpıtmalarımız yani ya hep ya hiç düşüncesi, genelleme, seçici soyutlama, felaketleştirme, aşırı büyütme, kişiselleştirme gibi psikolojik düşünce hatalarımız ile kaçma ve kaçınma davranışlarımız yaşanan kronik ağrılarla yakından ilişkilidir.
Bu yüzden kliniğimizde psikoterapi öncesi yapılan değerlendirmelerde sadece ağrıya değil kliniğimize gelen kişinin kendisine odaklanılır. Kişinin hikayesi, ağrı öncesi ağrının başlangıç zamanına denk gelen yaşam öyküleri, sonuçları, ağrının sıklığı ve şiddeti ile tetikleyiciler gibi birçok psikolojik değerlendirmede ele alınan başlıklardır.
Kronik ağrı tedavisinde en etkili kas germe, gevşetme ve güçlendirme egzersizleridir. Gevşeme egzersizleri sizleri stres ile baş etmede güçlendirecektir. Stres kaynağı ile ağrı, anksiyete, depresyon, yeme bozuklukları, reflü ve ülser gibi mide rahatsızlıkları, kanser gibi birçok rahatsızlık yaşanabilir. Bu nedenle ağrının bedenen yaşanmasında egzersizler ile şikayetlerin azaldığı ve/veya yok olduğu görülmektedir.
Kronik ağrı şikayetleri kapsamında uygulanman psikoterapi seanslarımız detaylı ön değerlendirme, değerlendirmeler sonucu şikâyete neden olan ve şikayete eşlik eden istenmeyen tutum, düşünce ve davranışların değiştirilmesine yönelik kronik ağrılarla beden odaklı bütüncül psikoterapi, kas germe, gevşetme ve güçlendirme egzersiz programlarından oluşmaktadır.
Bilindiği üzere zihinsel ve psikolojik iyi oluş yöntemlerinden en etkili olanı psikoterapidir.
Unutulmamalıdır ki ruh ve beden her zaman birlikte değerlendirilmelidir. Zihin ve psikolojik sağlığımız için lütfen beden sinyallerini yok saymayalım ve dikkate alalım.
Evde Fizik Tedavi Nedir?
Evde fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetimizden ev ortamında tedavi olmayı tercih eden veya klinik, hastane gibi sağlık merkezlerine gelme durumu bulunmayan herkes faydalanabilir.
Evde fizik tedavi ve rehabilitasyon, fizik tedavisi gerekli olup, herhangi bir sebepten dolayı fizik tedavi hizmetini kendi evinde almak isteyen bireylerin, yaşamını konforlu ve rahat bir hale getirmek, bağımsızlıklarını kazanabilmek, kaybettiği fonksiyonel ve fiziksel kapasitelerini tekrar kazanmalarını sağlayacak bütüncül tedavidir.
Kimlere Uygulanabilir?
- Felçli hastalara,
- Omurilik yaralanmalarına bağlı olarak hareket kısıtlığı yaşayan kişilere,
- ALS, Serabral Palsi, MS ve Parkinson gibi nörolojik hastalara,
- Geriatrik rehabilitasyon (yaşlı bireyler için tüm vücut kuvvetlendirme- denge- koordinasyon ve stabilizasyonu kapsayan bütüncül programlarda)
- Yürüme ve kas zayıflığı olanlara,
- Ameliyat sonrası bağlarda ve kaslarda oluşan sorun yaşayan kişilere,
- Ortopedik rehabilitasyonu içinde bulunduran tedaviler için de kullanılabilmektedir. (Topuk dikeni, taban problemleri, menisküs ve bağ hasarları, omuz ve boyun fıtığı ve sinir sıkışması gibi hastalıklarda uygulanabilir)
- Solunum terapisi alan ve evden dışarı çıkmakta zorlanan kişilere evde fizik tedavi hizmeti sunulmaktadır.
Temporomandibular Eklem (TME) Bozukluğu
Temporomandibular eklem (TME), vücutta hem dönme hem de kayma hareketini yapan tek eklemdir. Günde yaklaşık 2000 kez hareket ettiğinden en aktif eklemdir. Çiğneme sırasında ekleme iletilen yük 200-300 Newton civarındadır. (Yani çok yüksek)
TME bozukluğu çiğneme kasları, TME ve tüm komşu yapılardaki kassal-iskeletsel ve nöromuskular durumlardır.
Temporomandibular eklem bozukluğu (içinde bruksizim veya halk dilindeki diş sıkma hastalığını da kapsar) hastalarında nedenleri biyopsikososyal model ile değerlendirilir. Yani bireye ilişkin, sosyal ve psikolojik faktörlerin kombine bir şekilde etkili olduğu düşünülür. Sonuç olarak TMB nedeni multifaktöriyeldir; cinsiyet, parafonksiyon, oklüzyon, travma, stres, depresyon, postür, uyku bozukluğu, ağrı gibi pek çok iç ve dış faktörün etkisiyle ortaya çıkıp devam eder.
Semptomları çiğneme kasları, baş, boyun, kulak, omuz bölgelerinde ağrı ve hassasiyet; eklem hareketlerinde klik, pop, sürtünme sesleri; ağız açıklığında kısıtlılık, eklem hareketlerinde takılma hissi, kilitlenme; alt çenede defleksiyon, deviasyon olarak listelenebilir.
TMB tedavisi daha çok palyatif yaklaşımlardan oluşmaktadır. Diş hekimi, fizyoterapist ve zaman zaman cerrahın multidisipliner bir şekilde çalışmasını gerektirir.
Peki Fizik Tedavide Ne Yapabiliriz?
Kas egzersizleri, masaj, ultrason, galvanik stimulasyon, TENS, sıcak-soğuk uygulama ve akapunktur ve manuel terapi tedavi planındaki demirbaşlardandır.
Dizlerim Ağrıyor Artık Yol Alamıyorum
Dizlerim Ağrıyor Artık Yol Alamıyorum
İnsan bedeni, duygusu, ruhu ile bir bütündür ve hiçbir semptomu kendi başına bağımsız olarak düşünemeyiz. Tıp bilim insanları 1950’lerden sonra insanı bu üç büyük kategoriden çok daha küçük parçalara bölerek insanın bedensel hastalıklarına çözüm aramaya çalıştı. Öyle bir seviyeye geldi ki bırakın ortopediyi dahiliyeyi ve diğer tüm tıp branşlara ayrılmaya başlandı ve bunlar da kendi içinde çokça parçalara bölündü. Omuzcu, dizci, mide bağırsak uzmanları, meme cerrahisi, … şu bu.. Organlarımızı en ince detaylara kadar inceleyen, parçalara bölen her türlü laboratuvar, röntgen, MR teknikleri ile sayfalar dolusu bilgilere sahip oldu tıp bilimi. Peki aynı oranda şifa sunabildi mi acı çekenlere? Bu soru son yıllarda gündeme o kadar çok geldi ki. Ağrısı için derman arayan insan elinde çantalar dolusu tetkikler ve bir o kadar ilaçlarla şikayetlerinin devam ettiğini görünce hayal kırıklıkları ile evine döner oldu. Arkasından yine tıp bilim insanları olarak “evet insan bedenini bilmek konusunda çok büyük yol aldık ama insanı şifalandırmak konusunda aynı şekilde ilerleme sağlayamadık” sonucuna ulaştı. Bu yeni fikirle son otuz yıldır yeni bir bakış açısı ile tedaviler geliştirmek gerektiğinin bilinciyle bugün “Bütüncül Tıp” denen yeni bir bakış uygulanmaya başlandı ve hastalara çare aramaya başlayan sağlık çalışanlarının sayısı da gün geçtikçe artıyor.
Burada da yeni bir gündem konusu var; klasik konservatif tıp biliminin ilaçları reçete edilmiyor ancak torbalar dolusu besin takviyeleri binlerce liraya mal olan yeni nesil laboratuvar yöntemleri ne kadar insanın acısına çare oluyor? Bu sistem ne kadar sürdürülebilir? Besin eliminasyonları, organik gıdanın temini, şehirlerde kapalı alanlarda çalışma zorlukları ve onunla çelişkili olan ağır metal zehirlenmeleri. Bugünün dünyasında hayatını insani şartlarda devam ettirmek böylesine zorken, nasıl olacak da kaybettiğimiz sağlığımızı kazanmak için tüm bunlardan uzak olarak ve ekonomik ihtiyaçları da çözerek yaşama devam edebileceğiz?
İnsan ömrü uzuyor ancak kronik hastalıklar da artıyor. Mutluluk kavramı pandemi ile birlikte neredeyse tüm dünyaca kaybettiğimiz ve bir daha sanki bulmamızın çok zor olduğu bir kavram halini aldı. Konumuzun başlığı ile tüm bu okuduklarınızın ne alakası var gibi bir soru insanın aklına geliyor olabilir. Şöyle bağlamak istiyorum. İnsanın bedeni sadece yedikleri, soluduğu hava, yaşı, kilosu, genetik alt yapısı, cinsi gibi fiziksel ölçülebilir şeylerle sınırlı değil. İnsan bedeninin aslında duyduğu, gördüğü, dokunduğu, yaşadığı şeyleri kendi zihnindeki dokümanlara göre algıladıkları sonucunda bir duygu yaşaması ve akabinde inanç geliştirmesi, sonucunda inançlarına göre de bedeni ile ilgili organlarında semptom vermesi ile programlanmış bir beden olduğu unutuluyor.
Eğer herhangi bir nedenle kişi bu yaşadığı hayatta artık ilerleyemeyeceğini, yol alamayacağını önünde gerçek veya zihinsel engeller olduğunu düşünüyor ise hangi organı en çok acı içinde olur sizce? Dizler, ayaklar dersem hiç şaşırmayız değil mi? Elbette bu yazdığım kesin olarak böyledir şeklinde anlaşılsın istemem. Ancak 30 yıldır kliniğimizde binlerce hasta gördüm ve gördüm ki artık duygusal olarak yürümek istemeyen insanlar önce bacakları ile ilgili şikayetler yaşamaya başlıyorlar…
Bütüncül Tıp demek; İnsanı oluşumlarının toplamından daha büyük gören ve bu bedeni ruhu ile tanımaya niyet eden samimi, bilimsel bakış açısıyla değerlendirebilen kişiye çözüm olanaklarını alternatifleri ile sunabilen bir değerlendirme yöntemidir. Yani moda kavramlarla, sonuçları bilinmezliklerle dolu yeni moda yöntemleri pazarlama şekli hiç olmamalıdır. Hangi tıp insanı acı çeken bir bedeni fiziksel, duygusal, ruhsal açılardan doğru değerlendirebilecek ve ona doğru tedavi yöntemlerini sunacak? Çare arayan insan kime güvenerek kendisini o uzmanın ellerine teslim edecek? Sene 1996… Amerika’da beyin omurilik hastalıkları cerrahisi uzmanı duayen Prof. Dr. Gazi Yaşargil üstadın bir sözü geldi. Songül biliyor musun bana yüzde yüz güvendiğine tam inanmadığım hiçbir hastamı ameliyat etmedim. Enerji yaşamda her şey. Temas ettiğimiz her şeyin canlı veya cansız enerjisi var ve bizimde onunla etkileşimimiz.
Siz de enerjisine güvendiğiniz, sizi sarıp sarmalayan, ruhunuzda ve bedeninizde olumlu titreşim yapan sağlık çalışanlarına kendinizi teslim ediniz!
Kim bilir belki de yeniden bu hayatta yürümek istersiniz ve diz ağrılarınız geçer.
Sağlıklı günler dilerim.
Songül Sevim
Ağrısız Bir Hayat Mümkün!
Kafam ne kadar ağır, taşıyamıyorum. Biri gelse de şu kafamı hafifletse, boynumu omuzlarımı uzatsa, açsa ve gerse, sırtımdan yükü alsa Allah’ım ne kadar iyi olur!
Onlarca sebepleri olan omuz kuşağı boyun ağrılarının günümüzde en çok alan görülen sebebi; gerilim tipi kas ağrıları eklem hareketlerindeki kayıplar ve disk dejenerasyonu ile boyun fıtıklarıdır.
FTR hekiminden, kardiyoloji uzmanına, nörolojiye ve beyin cerrahisine kadar bir çok uzmana gidersiniz, herkes kendi penceresinden bakarak tedavilerle öneriler verebilir ama yine de ağrınız ve kafanızın ağırlığı ile baş başa kalabilirsiniz.
Natal sağlıklı yaşam kliniğinde kas iskelet sisteminiz detaylı olarak muayene edilir, beslenmenizden duygu durumunuza kadar pek çok yönden irdelenir. “Ancak ve ancak bütüncül sağlık bakışı insanı şifalandırır” anlayışı ile size özgün, en doğru tedavi edilebilir yöntem ve/veya yöntemleri önerir. Natal ailesi, tedavide adım adım her an sizin yanınızda olur, sürecinizde size bilgisi, 30 yıllık deneyimi, konusunda uzman manuel terapistleri ile tam bir şifaya giden yol arkadaşlığı sunar.
Bırakın kafanız hafiflesin, kaslarınız gevşesin, ağrı normalinizden çıksın ve size de ağrısız günlerin keyfini çıkarmak kalsın…
Natal sağlıklı yaşam merkezi kas iskelet sistemine ait tüm soru ve sorunlarınızda yanınızda.
Sevgiyle ve sağlıkla kalınız.
Vertigo Tedavisinde Fizik Tedavinin Önemi
Baş dönmesi diğer bir adıyla Vertigo, bir hastalık olarak bilinmesine karşın aslında bir semptom olduğunu söylemek daha sağlıklı olacaktır. Vertigoya birçok rahatsızlık ya da hastalık sebep olabilir. Ayrıca Vertigo yaşayan kişilerin yaşam kalitesinin de önemli ölçüde olumsuz etkilendiği görülmektedir.
Vertigoda iç kulakta yer alan kristallerin yerinden oynaması en sık rastlanan nedenlerden biridir. İç kulak iltihapları, migren, görme bozuklukları, kafaya alınan darbe, kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları sonucu denge kaybı, boyun ağrıları, boyun kireçlenmesi, boyun düzleşmesi, üst solunum yolu enfeksiyonları, alerji, sigara ve alkol tüketimi, aşırı tuz ve kafein ile stres vertigoyu tetikleyebilmektedir.
Vertigoda baş dönmesinin yanı sıra mide bulantısı, kulak çınlaması, uğultu ile duyma kaybı da görülebilmektedir. Bunlarla beraber konuşmada güçlük ve bilinç kaybı görülüyorsa acilen doktora başvurulmalıdır.
Uzman doktor sonrası doğru teşhis konmasıyla beraber, vertigonun kaynağı belirlenir. Kendiliğinden ve ilaç tedavisiyle geçmeyen vertigo rahatsızlarında özellikle denge egzersiz programları etkilidir. Baş dönmesiyle birlikte yaşanan denge bozuklukları için multidisipliner bir yaklaşımla tedavi programı belirlenir. Programla birlikte vücudun göz hareketleri ile kas iskelet sistemi, denge, postür rehabilite edilmektedir.
Vertigosu olan kişiler özellikle stres düzeylerine dikkat etmeli, yeterli ve düzenli uyku ile sağlıklı beslenmeye özen göstermeli, aşırı yağlı, tuzlu yiyeceklerden ve alkol tüketiminden uzak durmalı ve özellikle vitamin içeren gıdaları tüketmeye özen göstermelidir. Bağışıklık sisteminin güçlü olması da yine korunmada büyük önem taşır.
Sağlıklı günler dileriz.
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Rotator Cuff Sendromu ve Tedavisi
Omuz eklemi günlük yaşamdaki hareketlerin yapılmasında önemli roller üstlenir ve vücudun en hareketli eklemidir. Bu sebeple yaralanma potansiyeli yüksek olup, yaralanmalar en çok rotator cuff yırtıklarıdır.
Rotator cuff kasları supraspinatus, infraspinatus, teres minör ve subskapularis kaslarını içermekle beraber humerus başını sarar ve omuz eklem hareketlerini gerçekleştirir.
Rotator manşet bulgusu olan hastalarda ağrı, halsizlik, omuz eklem hareket kısıtlığı, uyku bozukluğu ve özellikle baş üstü hareketlerde oluşan omuz ve kola yayılan ağrı semptomları olarak bulgular karşımıza çıkmaktadır.
Subakromiyal sıkışma sendromu (SSS) omuz ağrılarının görülen en sık nedenlerindendir. Rotator manşet tendonlarının akromiyonun ön ve arka kısmının altında ve omuzun öne fleksiyon ve içe rotasyon şeklindeki durumlarının sıkışması şeklinde ifade edilir. Subakromiyal sıkışma sendromu subakromiyal boşluğun daralmasıyla bu yapıların zarar görmesidir.
Rotator cuff sendromu bireylerde günlük yaşamda hareket aktivitelerinde kısıtlılığa neden olmaktadır. Rotator cuff sendormu tanı teşhisi için hastadan iyi alınmış anamnez (hastanın yaşı, şikayetlerin başlangıç süreci, hastanın beklentisi, mesleği…), hastanın belirttiği şikayetler doğrultusunda fizik muayene ve bunları netleştirmek amacıyla görüntülüme yöntemleri tanı teşhisi için gerekmektedir.
Rotator cuff sendromu tedavisinde tedavi yöntemlerinde medikal tedavi, konservatif tedavi (sıcak-soğuk uygulamalar, elektroterapi, egzersiz…) şeklinde olup konservatif tedaviden sonuç alınmayan hastalarda cerrahi tedavi planlaması sağlanır.
Rotator cuff sendromu tedavilerinde amaç omuza yönelik aşırı yüklenmeleri azaltarak hareket serbestliğini korumak, eklem stabilizasyonu sağlayarak ağrısız omuz hareketleri kazanımı ve ergonomik düzenlemeler ile bireyi bilgilendirerek yaşamdaki aktivite yetersizliğini azaltarak yaşam kalitesinin arttırılması tedavideki amaçtır.
Natal fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniğimiz bilimsel ve uzman ekibiyle birlikte tedavi programları düzenliyor ve 29 yıldır hastalarına sevgi ile dokunmaya devam ediyor.
Sağlıklı günler dileriz.
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Kayropraktik Tedavi Nedir?
Sinir – kas iskelet sistemleri bozuklukların teşhisi, tedavisi ve bu bozuklukların omurga üzerinde oluşturduğu problemlerin subluksasyon (kırık-çıkık olmadan ekseni bozulmuş normal eklem) varlığında normal anatomik pozisyonunu kaybetmiş omurgaya özel odaklanma ile el veya mekanik enstrümanlar yardımıyla eklem biyomekaniğinde düzeltme yapan manuel müdahaleleri içeren bir yöntemidir. Gerektiğinde bütüncül bir tedavi yaklaşımı uygulanarak egzersiz, fizik tedavi ve kayropraktik birlikte de çalışabilmektedir.
Kayropraktik Tedavi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kabul gören bilimsel bir manuel tedavi yöntemi olduğundan uzmanlarıyla güvenli şekilde uygulanmaktadır.
Tedavi programı, kişiye özgün plan doğrultusunda ilerlemektedir. Uzmanlarla birlikte kişilerin sağlığına kavuşabilmesi için genellikle ortalama 6-8 seans arasında değişebilen tedavi programı uygulanır.
Sırtım Oyuluyor!
Kliniğimize gelen sırt, boyun ve hatta bazen baş ağrılarını yaşayan hastalarımıza ağrıyı tarif etmelerini istediğimizde; -Sırtımda bir nokta var sanki orası oyuluyormuşçasına çok can sıkıcı bir ağrı yaşıyorum. Aklım hep orda, günlük yaşam kalitem çok düştü- şeklinde söylemler duyuyoruz. Bu ifade bize hastamızın miyofacyal kas ağrıları olabileceğini söyler. İlkbahar ve sonbahar aylarında artan kas ağrıları, blokajları ve tutukluğu en çok boyun kuşağı, sırt ve beli yani omurga etrafını etkileyen şikayetlerdir. Oluşumunda biyokimyasal sebepler, kas iskelet sistemi hastalıkları, nörolojik hastalıklar veya iç organ hastalıklarının yansıyan tarzında semptom veren ağrılar olabileceği gibi aslında büyük oranda daha basit ve önlenebilir nedenlerin sebep olduğu şikayetlerdir.
Günümüzde en önemli faktör kuşkusuz uzun süre masa başı çalışmaları, ergonomik olmayan koşullar, cereyanda kalmak, geceleri üstü açık uyumak, geç saatte yenen ve ağır yemek sonrası gastrointestinal sistem zorlanmaları gibi konuları örnek olarak verebiliriz.
Tedavi her zaman öncelikle sebep olan faktörleri elimine etmekle mümkündür. İlk etapta ağrıyan bölgeye sıcak veya soğuk petler koymak, zorlamadan ve dokuya saygılı şekilde masaj yaptırmak, gerektiğinde germe hareketleri yapmak, meditasyon, solunum egzersizleri, doğru yastık, yatak kontrolleri ile doğru yatış ilk alınacak önlemler açısından çok kıymetlidir. Ayrıca tüm basit kas ağrıları yaşayan hastalarımıza önerebileceğimiz en etkili şeylerden birisi SARILMAKTIR. Sevdiklerinize sarılın ki serotonin, oksitosin ve endorfin hormanlarınız aktive olsun. Mutluluk hormonlarınız yara iyileşmesinde çok daha güçlü bir şekilde size destek verecektir.
Şunu söyleyebiliriz ki covid hastalığından kansere, kas ağrılarından eklem romatizmasına kadar aklımıza gelen her türlü sağlık sorunlarınızın tedavisinde bağışıklık sistemi gücü birincil belirleyici faktördür. Sevgi ilişkisi ve sevgiyle sarılmak bağışıklık gücünüze güç katar.
Natal fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniğimiz bilimsel ve uzman ekibiyle birlikte tedavi programlarını düzenliyor ve 29 yıldır hastalarına sevgi ile dokunmaya devam ediyor.
Sağlıklı günler dileriz.
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Sırt Ağrısı ve Kadınlarda Sırt Ağrılarının Nedenleri
Sırtımız, vücudumuzun en önemli bölgelerinden biridir. Sırt ağrıları farklı sebeplerden kaynaklanmaktadır. Araştırmalar sonucu göstermiştir ki her beş kişiden biri hayatı boyunca sırt ağrısı yaşamaktadır. Sırt ağrıları, yaşam kalitesini son derece düşüren ve kişilerin yaşam işlevlerini olumsuz etkileyen bir durumdur.
Sırt ağrısı, başımızdan bel bölgesine kadar sırtımızda mevcut olan omurgada yer alan kasların gerilmesi nedeniyle yaşanan bir ağrıdır. Genelde strese bağlı oluşan bu ağrılar, zamanla kendiliğinden geçebilmektedir. Ancak ağrının özellikle bir hafta sonrasında da devam ediyor olması mutlaka dikkate alınmalı ve bir uzmana başvurulmalıdır.
Genellikle kas nedenli yaşanan basit problemler sonucunda meydana gelen sırt ağrıları kalp, akciğer ve mide rahatsızlıkları, fıtık gibi daha ciddi hastalıkların da habercisi olabilmektedir. Çoğu hastada sırt ağrılarının erken dönem teşhisinde bu sağlık sorunu kontrol altına alınabilmektedir. Ancak özellikle kadınlar ve yaşlı kişiler bu ağrılarla yaşamayı kabullenmiş ve ağrıları ihmal etmiş durumdadır. Ancak ani zorlantı sonrasında bel ağrısı, bel tutulması gibi sorunlar da beraberinde yaşanmaktadır.
Sırt ağrılarının nedenleri arasında trafik kazası, sporcu gibi yaralanmalar, fıtık, romatizmal rahatsızlıklar, lordoz, kifoz, skolyoz, tümörler, fibromiyalji, onkolojik nedenler, enfeksiyöz kaynaklı nedenler yer almaktadır.
Sırt ağrıları erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülmektedir. Bu nedenlerden biri kemik erimesinin kadınlarda daha fazla görülmesidir. Ayrıca menopoz dönemi de bu nedenle etkileyici bir faktördür. Kadınlarda büyük meme ve hamilelik gibi nedenler de kadınlarda sırt ağrılarının daha fazla görülme sıklığını artırmaktadır. Özellikle hamileliğin son haftalarında belde ve sırtta ağrı şiddetinde artış olmakla beraber hamilelik sonrasında da ağrı şikayetleri devam edebilmektedir. Hamilelik döneminde yaşanan beldeki şikayetler dikkate alınmalı ve düşük tehlikesi riskine karşı mutlaka uzmana baş vurulmalıdır.
Ayrıca sırt ağrılarının nedenleri arasında, sırt kaslarının zayıf oluşu, ergonomik olmayan şekilde bilgisayar başında çok fazla zaman geçirmek, hareketsizlik özellikle spor ve düzenli egzersizlerin ihmal edilmesi, duruş (postür) bozuklukları, kötü beslenme alışkanlıkları, obezite ve/veya aşırı kilo, soğuk havaya maruz kalma, stres, korku, kaygı gibi negatif psikolojik deneyimler gibi birçok neden sırt ağrıları risk faktörlerindendir.
Sırt ağrılarından korunmak için, düzenli spor ve egzersiz (özellikle sırt kaslarının güçlenmesi için sırt egzersizleri), postürün korunması (özellikle ağır kaldırırken uygun duruş pozisyonu), gerekli mineral ve vitaminleri alınması, sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir kilo kontrolü, hareketlilikte aşırı zorlanmadan kaçınma, doğru ergonomik masa sandalye kullanımı, çalışma koşullarının düzeltilmesi, stres ve gerginlik ile baş edebilme becerisi edinme, solunum ve gevşeme egzersizleri önerilmektedir.
Zihinsel stresler, ruhsal yorgunluk, bedensel uygun olmayan koşullar sırt ağrısı yapar. Yükünüzü hafifletin sırt ağrınız hafiflesin!
Siz de sırt ağrıları çekiyor iseniz mutlaka uzman görünmenizi, özellikle fizik tedavi merkezlerine başvurmanızı ve tedavi süreçlerinde yer alan tedavi planlarını mutlaka uygulamanızı tavsiye ediyoruz.
Sağlıklı günler dileriz.
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi