Omurga kırıkları genellikle travma sonucu oluşabileceği gibi özellikle ileri yaşlarda kendiliğinden de meydana gelebilmektedir. Bunun nedenleri arasında sıklıkla kemikleri zayıflatan ve yavaş ilerleyen hastalıklar vardır. Sebebi her ne olursa olsun omurgada kırık olan seviyede, sırta veya bele doğru yayılan ağrı şikâyeti en yaygın görülen yakınmadır. Kırık seviyesindeki çökmeye bağlı olarak deri üzerinde çıkıntı ya da kamburlukta artma gözlemleyebileceğimiz değişikliklerdendir. Kırık sebebiyle omurilikte herhangi bir bası oluşursa kişide bu seviyenin altında felç belirtilerine kadar gidebilecek nörolojik motor kayıplar görülebilir.
Omurga kırıkları travma sebebiyle %80’i 18-50 yaş arası kişilerdir. Erkekler kadınlara göre 4 kat daha fazla omurga kırığı geçirme riskine sahiptirler.
Omurga kırıklarına sebep olarak karşılaştığımız durumlar;
- Düşmeye, spora veya diğer nedenlere bağlı kazalar
- Osteoporoz (özellikle kadınlarda menopoz sonrası )
- Omurga tümörleri
Omurga kırığının varlığı şüphelenilen durumlarda muayene sonrası röntgen çekimi yapılır. İlgili seviyedeki omur yüksekliğinde belirgin bir çökme gözlenmez ise kesin tanı için manyetik rezonans görüntüleme tercih edilir.
Hastada felce doğru giden nörolojik kayıp, omurilik üzerine bası ya da kırık bölgesinde belirgin kamburluk yapan açılanma var ise cerrahi müdahale gereklidir. Bunların olmadığı durumlarda ameliyatsız yöntemler tercih edilebilir.
Omurga kırığında belirtiler yaralanmanın ciddiyetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Omurga kırıklarında aşağıdaki belirtiler görülebilir;
- Sırt veya boyun ağrısı
- Uyuşma, karıncalanma, kas spazmı
- Halsizlik
- Bağırsaklarda veya mesanede meydana gelen değişiklikler
- Felç
- Kollarda veya bacaklarda hareket kaybı gibi belirtiler gözlemlenirse en kısa süre içinde bir doktora başvurulması gerekmektedir.
Osteoporoz ise bir diğer omurga kırığı nedenidir. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası azalan östrojen miktarı ile görülme sıklığı artar. Düşük kemik kitlesi ve kemik dokusunun mikro yapısındaki bozulmalar ile karakterize olan osteoporoz için risk faktörleri;
- Yaş,
- Asya veya Kafkas ırkı,
- Aile hikayesi,
- Geçirilmiş kırık hikayesi,
- Erken yaşta menopoz,
- Geçirilmiş kemoterapi hikayesi olmasıdır.
Kişiye bağlı olan risk faktörleri ise yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı, sigara, alkol kullanımı ve hareketsiz yaşam tarzı sayılabilir.
Osteoporotik omurga kırıklarının tedavisindeki en önemli nokta kırık oluşumunun önlenmesidir. Osteoporoza yönelik tedaviler mutlaka kullanılmalıdır. Osteoporotik omurga kırığı tedavisinde yatak istirahatinden cerrahi yaklaşımlara kadar geniş bir yelpaze bulunmaktadır.
Tedavideki amaç; hastanın ağrısını azaltmak ve hastanın anatomik yapısının bozulmasını önlemektir.
Cerrahi olmayan tedavide öncelikli yaklaşım hastanın ağrısının azaltılması, sıklıkla yatak istirahati ve korse kullanımıdır. Ardından mutlaka egzersiz ve osteoporoz kliniklerinde tedavi gereklidir.
Fizik tedavide elektroterapi ve manuel terapi yöntemleri ile hastanın ağrısının kontrol altına alınması ve hareket alanının rahatlaması sağlanır. Kemik sağlığı için en iyi egzersiz yöntemi kemiklerin yük aldığı egzersiz çeşitleridir. Bu yüzden osteoporoz için en iyi egzersiz yürüyüştür. Elbette diğer tüm egzersizler için olduğu gibi yapılan hareketin süresi, şiddeti, yoğunluğu terapist tarafından planlanmalıdır. Ağrı oluşturan hiçbir hareket ağrıya rağmen yapılmamalıdır.
Omurga kırıklarında sebep her ne olursa olsun cerrahisiz ve cerrahi sonrasında kişinin günlük yaşamına adaptasyonu, rahat hareket edebilmesi ve omurgada istenmeyen kalıcı bozuklukların olmaması için bir fizyoterapi merkezi ve uzman fizyoterapistten destek alınması gereklidir.
Koruyucu olarak D vitamini seviyesi yüksek, hareketli yaşam, güneşten faydalanma, doğru beslenme, diğer sistemik rahatsızlıkların tedavisi, kemik yoğunluğunun düzenli takibi çok önemlidir.
Hipokrat’ın da dediği gibi: “Gıdamız ilacımız olsun”.
Sağlıklı Günler Dileriz.
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi