Dünyamızı aralık ayından bu tarafa etkisi altına alan ve yayılım hızı artmaya devam eden Covid-19 virüsünün ortaya çıkmasıyla birlikte bağışıklık sistemi sağlığımız tekrar gündeme geldi. Hastalıklarla ve virüs, bakteri gibi mikroorganizmalarla mücadele eden, vücudumuzun çalışma prensibinde ciddi bir söz hakkına sahip olan bağışıklık sistemimizi güçlü kılmanın yolu doğru beslenmekten geçiyor.
Günlük yaşantımızda büyük çoğunluğumuz beslenmenin önemini ne yazık ki göz önünde bulundurmuyoruz. Metabolizmanın çalışması, yapım ve onarım süreçlerinin doğru bir şekilde aksamadan devam edebilmesinde beslenme kilit bir roldedir. Vücudumuzun kullanamadığı ve hatta ona zarar veren gıdaların tüketimi birkaç günlük kısa vadede bize fatura edilmez. Çünkü vücudumuz ciddi bir savunma ve detoks mekanizmasına sahiptir. Fakat kullanılamayan, zarar veren gıdaların ve katkı maddelerinin uzun süreli tüketimi ciddi organ hasarları ve sistem bozuklukları ile sonuçlanabilir. Bu husustan ötürü sağlıklı, fonksiyonel ve doğru beslenmek her zaman için koruyucu ve onarıcıdır.
Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın yolu sağlıklı ve fonksiyonel bir beslenme düzeninden geçmektedir. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması anlık değil süreklilik halinde olan bir beslenme düzenine bağlıdır. Beslenme düzenimizi ne kadar sağlıklı hale getirip yapay ve bedenimize zarar veren gıdalardan arındırırsak bağışıklık sistemimiz başta olmak üzere tüm sistemi korunaklı hale getirmiş oluruz. Fakat bugünlerde de yaşadığımız pandemi gibi küresel sağlık sorunlarında veya bireysel anlamda bağışıklık sistemimizin daha güçlü kalması gereken zamanlarda vücudumuza ek bir destek sağlamak adına beslenme ve yaşam düzenimizi biraz daha titiz düzenlemeliyiz. Bu süreçlerde bağışıklık sistemimizi daha sağlam hale getirip savunmayı arttıracak önerilerimi aşağıda sıralıyorum;
Bağışıklık Sisteminin Yenileyicisi Uykudur.
Uyku, bedeninizin fizyolojik bir ihtiyacıdır. Vücudumuz uyku sayesinde kendisini yenileme ve onarım sürecine girer. Vücudumuzun savunma sisteminin güçlü halde olması için doğru saatlerde ve yeterli miktarda uyku önemlidir. Yetersiz uyku ile güne başladığımızda stres hormonumuz kortizol yüksek seyreder. Bu durum vücudumuzun çalışma kapasitesini düşürerek kan şekerimizin daha dengesiz seyretmesine ve sistemin panik halinde olmasına neden olur. Hücrelerimizin kendisini yenileme fonskiyonlarında da azalmalar olmaktadır. Bu nedenle düzenli, yeterli ve doğru saatlerde uyku bedenimizin çalışmasına en büyük destektir. Hormonal düzenin doğru işleyebilmesi ve doku onarımının idealinde olması için yetişkinler için ortalama 7 saat yeterli bir süredir. Uyku saatimizin de en geç 23.00 – 00.00 olarak planlanması da optimal sağlık için doğru olanıdır.
Propolis’in Antivirüs Etkisinden Faydalanın.
Propolis, arıların çiçeklerden topladıkları anti mikrobiyal maddeleri işleyip biraz da sindirime uğratarak elde ettikleri karışım bir maddedir. Propolis, iyi bir koruyucu olması sayesinde balın herhangi bir mikrobiyal değişikliğe uğramadan kovan içerisinde kalmasını sağlıyor. Bu özelliğinden yola çıkılarak yapılan çalışmalar propolisin mide asidini güçlendirerek vücudun savunma sistemine destek sağladığını göstermiştir. Propolisin içeriğindeki etken maddeler adenovirüs ve influenza gibi viral enfeksiyon nedeni virüslere karşı koruyucu özelliktedir. Yine içeriğindeki bioflavonoidler de antiviral özellik gösterir. Bununla beraber yapısındaki aktif maddeler sayesinde karaciğeri zararlı maddelere karşı koruyarak bağışıklık sisteminin daha güçlü kalmasını destekler.
Güçlü Besinlerle Virüse Kalkan Oluşturun.
Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın temel yolu elbette ki antioksidan açısından zengin gıdalarla oluşturulmuş bir beslenme düzeninden geçiyor. Bağışıklık sistemimizin en önemli parçalarından biri doğal öldürücü hücrelerdir. Herhangi bir enfeksiyon geçirmeden önce bu hücrelerin sayısını arttırmak geçireceğimiz enfeksiyonun sarsıcı etkisini azaltıyor. Böylelikle bağışıklık sistemimiz sayesinde hastalığı ayakta atlatabiliyoruz.
Zerdeçal, son zamanlarda yoğun bir şekilde etkisinden bahsedilen güçlü bir antioksidan yapıya sahip baharattır. Savunma sisteminin güçlendirilmesi konusunda en etkili ajanların başında yer almaktadır. Özellikle bağışıklık sisteminin etkisini azaltan kronik inflamasyon gibi sistemik problemlerin çözümünde de oldukça etkilidir. Bu dönemde viral enfeksiyonlardan korunmak için yemeklerinizden zerdeçalı eksik etmeyin.
Sarımsak, Türk Mutfağında vazgeçilmez besinlerin başında yer almaktadır. İçeriğindeki kükürtlü bileşikler sayesinde vücudumuzun hem yenilenme – onarım sisteminde ciddi bir rol alır hem de bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesinde rol oynar. En önemli bileşenlerinden biri olan Allisin ise doğal antibiyotik etkisini öne çıkaran en önemli bileşendir. Sarımsağı kullanırken bütün olarak değil de ezilip kullanılması koruyucu etkisini arttıracaktır.
Kuruyemişler, bağışıklık sistemimizi destekleyen birçok minerali bir arada bulunduran süper besinlerdir. Doğal bağışıklık hücrelerimizin çoğalması ve vücudumuzun dirençli hale gelmesi açısından bu dönemde beslenmemizde çiğ badem, ceviz, çiğ kabak çekirdeği ve brezilya cevizine yer vermek önemlidir. İçeriğindeki başlıca bileşenler magnezyum, çinko ve selenyum doğal bağışıklık hücrelerinin çoğalmasında ve savunma sisteminin güçlendirilmesinde kilit rol oynar.
Ve son olarak bugün yaşadığımız sosyal izolasyon ve salgına bütünsel anlamda yaklaşmak istiyorum. Sevgimizi ifade ettiğimiz davranışlarımızın bile otomatik hale gelmiş olması, iş – maddiyat ve hırslarımızın arasında duygularımızın olduğunu unutmuş olmamız ve kendimize ayırdığımız vaktin neredeyse sıfırlanması, öz benliğimiz ile iletişimin kopma derecesinde olması ve iç sesimizin çağrılarına kulak tıkamış olduğumuz bir vakitte yaşadığımız bu durum bizi evlerimize döndürdü. Fiziksel olarak evde kaldığımız bu süreçte ruhsal olarak da kendimizle ve özümüzle iletişime geçmeyi tekrar kazanıyoruz.
Sevdiklerimizle ve kendimizle evdeyiz. #evdekal