El Rehabilitasyonu
El, beynin uzantısı olarak tanımlanan, anatomik, biyomekanik ve duyusal anlamda diğer uzuvlara göre farklı özellikler gösteren bir yapıdır. Gelişmiş dokunma duyusu bu özelliklerin en önemlilerinden biridir. Bu özellikli yapının rehabilitasyonu da bilgi, deneyim ve özen gerektirir.
El rehabilitasyonu, alanda özelleşerek çalışan fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır. Çünkü anatomi ve biyomekanik bilgisi dışında doku iyileşme süreçlerine, uygulanan cerrahi işlemlere ve ortezleme tekniklerine hâkim olmak önemlidir. En önemli ilke “önce zarar verme” olmalıdır. Maalesef yapılacak hatalı ve eksik uygulamalar bazen geri dönülmez sonuçlara yol açabilir. Bir tendon onarımı sonrası uygun protokolü takip ederek tedavi sürecini yönetebilmek, tendonda yapışıklık olmadan tam harekete ulaşmak ile tendon kopması arasında hassas bir dengedir. Bu dengeyi oluşturmak cerrah, fizyoterapist ve hasta arasındaki iyi iletişim ve doğru bilgilendirme ile sağlanabilir. Ekip çalışması el cerrahisi ve rehabilitasyonunun olmazsa olmazıdır.
El rehabilitasyonu süreci yara bakımı, ağrı ve ödem kontrolü, elektroterapi uygulamaları, egzersiz protokolleri, splintleme, ölçme ve değerlendirme yöntemlerini içerir. Ölçme ve değerlendirme gerek sürecin takibi, gerek tedavi geri bildirimi alabilmek ve gerekse bilimsel çalışmalarda veri aktarımı için son derece önemlidir. Tedavinin ilk gününden başlayarak yapılacak düzenli değerlendirmeler hasta takibinin en önemli parçalarından biridir. El rehabilitasyonunda en güncel yaklaşım erken ve aktif rehabilitasyondur. Ameliyat sonrası ilk gün kolun yukarıda tutulması, kol boyun askısı kullanımı dolayısı ile en önemli sorun olan ödemle mücadele ile fizyoterapi başlamalıdır. Cerrahi teknik ve doku yapısının izin verdiği en erken dönemde ise dereceli yüklemeler ile egzersiz programları pasif ya da aktif başlanmalıdır. Rehabilitasyon protokolleri genel bir çerçeve verse de temel ilke kişisel biyolojik iyileşme süreci olmalıdır. Rehabilitasyon iyileşme sürecinin kontrolüdür. Hastalarda tüm uygulamalar ve egzersiz geçişleri dokunun uygulamalara verdiği reaksiyon ve iyileşme kalitesi dikkatli gözlemlenerek yapılmalıdır.
Splintleme el rehabilitasyonunda fizyoterapistin en önemli desteği ve yöntemidir. Bazen aylarca uğraşarak edineceğimiz kazanımlar, uygun ve doğru splintleme ile birkaç haftada elde edilebilir. Splintleme cerrahi yapılmış dokuları korumak, eklem hareket açıklıklarını korumak, bozulan fonksiyonları düzeltmek, kişisel yardım gereçlerini tutturmaya yardım etmek amaçlı tasarlanabilir. Splint anatomik ve biyomekanik temellere dayanan bilim ve sanatın sentezlendiği yaratıcı bir uygulamadır. Hastaya ve patolojiye özel tasarlanması önemlidir. Dolayısı ile el rehabilitasyonu ile uğraşan fizyoterapistler mümkünse kendi splintlerini yapmalı, ortam ve koşullar nedeniyle yapamıyorsa bile prensiplerine hakim olarak yapılacak splinti tasarlamalı ve kontrol edebilmelidir.
Elin kortekste kapladığı geniş alan onun önemi ve tedavi kompleksliğini anlamak açısından değerlidir. El sadece periferik yerleşimli bir organ değil, öğrenme ve eğitim yoluyla pek çok patolojide farklı iyileşme yolları bulabilen özel bir yapıdır. Bu yollar beynin plastisite özelliği ile açıklanabilir. Dolayısıyla rehabilitasyonda bütüncül bir yaklaşımla el ve korteks bağlantısını yeniden organize edebilmek tedavi sürecini hem kısaltacak hem de en üst düzeyde iyilik kazanımına katkı verecektir.